11377,55%0,09
41,55% 0,19
48,40% -0,04
5002,20% 0,48
8202,93% -0,41
Güneydoğu Anadolu, dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden biridir. Göbeklitepe (Şanlıurfa), yaklaşık MÖ 9600’e tarihlenen yapılarıyla insanlığın en eski tapınak kompleksi olarak bilinir.
Bölge, Mezopotamya uygarlıklarıyla da yakın ilişki içindeydi. Sümer, Akad, Babil ve Asur kültürleri bu topraklarla temas kurdu. Ayrıca Hititler, Mitanniler ve Aramiler de bölgede etkin rol oynadı.
Pers egemenliğinin ardından bölge, Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırları içinde önemli bir konuma geldi. Diyarbakır (Amida) ve Gaziantep bu dönemde stratejik merkezlerdi.
Bizans döneminde sınır kaleleri inşa edildi. Bölge sık sık Bizans ve Sasaniler arasında el değiştirdi.
yüzyıldan itibaren İslam orduları bölgeye girdi. Diyarbakır Ulu Camii, bu dönemin önemli yapılarından biridir.
Selçuklu ve Artuklu dönemlerinde bölge ilim ve sanatın merkezi oldu. Özellikle Mardin’in taş işçiliği, bu dönemin kültürel izlerini yansıtır.
Yavuz Sultan Selim’in seferleriyle Güneydoğu Anadolu Osmanlı topraklarına katıldı. Hanlar, kaleler ve camiler, Osmanlı izlerini günümüze taşıyan eserler arasındadır.
Bölgenin zengin tarihi halk arasında pek çok define söylencesine zemin hazırlamıştır. Ancak bunlar bilimsel verilerden çok efsanelere dayanır.
Göbeklitepe (Şanlıurfa): Dünyanın en eski tapınağı olması nedeniyle halk arasında hazinelerle ilişkilendirilir.
Mardin: Taş konakları, kiliseleri ve manastırlarıyla define rivayetlerinin en çok anlatıldığı şehirlerden biridir.
Diyarbakır: Surları ve İçkale bölgesi, gömü söylencelerine sıkça konu olur.
Hasankeyf (Batman): Mağaraları, kale kalıntıları ve Dicle kıyısındaki yerleşimleriyle define hikâyelerinin merkezi hâline gelmiştir.
Gaziantep: Zeugma Antik Kenti, mozaikleriyle bilimsel öneme sahiptir; ancak halk arasında define söylenceleriyle de anılır.
Şanlıurfa: Balıklıgöl ve Harran Ovası çevresindeki eski yerleşimler halk anlatılarında hazinelerle ilişkilendirilir.
Adıyaman – Nemrut Dağı: Kommagene Krallığı’na ait dev heykeller, gizli hazinelerle anılsa da aslında eşsiz bir arkeolojik mirastır.
Güneydoğu Anadolu, Mezopotamya’dan Osmanlı’ya kadar uzanan çok katmanlı bir tarihe sahiptir. Bölgedeki define rivayetleri bu tarihî zenginlikten doğmuştur. Ancak bu alanların büyük kısmı arkeolojik sit alanıdır ve izinsiz kazı yasal değildir. En doğru yaklaşım, bu mirası arkeolojik, kültürel ve turistik değerleriyle tanımak; müzeleri ve ören yerlerini ziyaret ederek geçmişi yerinde görmektir.