11151,20%-1,99
41,56% 0,20
48,66% 0,36
5048,80% 0,97
8280,99% 0,98
Giresun’un geçmişi, MÖ 7. yüzyılda Kolhis ve Pontus uygarlıklarıyla başlar. “Kerasus” adıyla anılan bu şehir, yalnızca Karadeniz’in stratejik limanlarından biri değil, aynı zamanda fındık üretimiyle tarihe geçmiş ender kentlerden biridir.
Roma döneminde Giresun, Karadeniz ticaretinde altın çağını yaşamış, Bizans döneminde ise askeri bir karargâh olarak önemini korumuştur. Şehrin surları ve kalıntıları, bu çok katmanlı geçmişin hâlâ canlı izleridir.
yüzyıldan itibaren Türklerin hâkimiyetine giren şehir, Osmanlı döneminde deniz ticaretinin ve tarımsal üretimin merkezi olmuştur. Limanıyla Karadeniz’e açılan bir kapı, yaylalarıyla iç kesimlere uzanan bir yaşam alanı hâline gelmiştir.
Giresun Adası, halk arasında define söylentilerinin en çok anlatıldığı yerdir. Rivayetlere göre korsanlar, fırtınalardan kaçarken ele geçirdikleri ganimetleri bu adanın mağaralarına saklamıştır.
Şehrin kalbi sayılan Giresun Kalesi, define söylentilerinin merkezindedir. Halk arasında kuşatma dönemlerinde hazinelerin kalenin gizli tünellerinde saklandığı hâlâ anlatılır.
Giresun çevresinde bulunan eski kilise ve manastır kalıntıları, halkın dilden dile aktardığı gömü söylentilerinin odağıdır. Ancak bu yapılar aslında kentin dini ve kültürel mirasının sessiz tanıklarıdır.
Karadeniz’in hırçın dalgalarının şekillendirdiği mağaralar ve gizli koylar, define söylencelerinin başka bir sahnesidir. Halk arasında bu doğal alanların derinliklerinde saklı gömülerden bahsedilir.
Giresun, antik Kerasus’tan Osmanlı’ya uzanan çok katmanlı tarihiyle Karadeniz’in en özel şehirlerinden biridir. Halk arasında define söylentileri yaygın olsa da, şehrin gerçek hazinesi onun adaları, kaleleri, doğası ve kültürel zenginliğidir.