11151,20%-1,99
41,56% 0,20
48,66% 0,36
5048,80% 0,97
8280,99% 0,98
Geçmişte yoğun yerleşim alanları, kervan yolları, han, kale veya geçiş noktaları çevresi olası define bölgeleri arasında görülür.
Savaşlar, göçler, ticaret yolları ve maden işletmeciliği olan yerlerde saklama ihtimali daha yüksektir.
Osmanlı kayıtları, haritalar, eski tapular ve seyyah notları ipucu niteliği taşıyabilir.
Görüş hakimiyeti olan tepecikler, yamaca yaslanan düzlükler veya dere–vadi birleşimleri tarih boyunca tercih edilen alanlardır.
Saklama yerleri genellikle suya yakın ama taşkın riskinden uzak konumlarda bulunur.
Yol kavşakları, geçitler ve dar boğaz niteliğindeki noktalar da stratejik öneme sahiptir.
Eski yerleşime işaret eden moloz yığınları, işlenmiş taş parçaları, kiremit kırıkları ya da ocak kalıntıları dikkatle incelenmelidir.
Teraslı yamaçlar, taş dizileri ve eski tarla sınırları ipucu olabilir.
Yaşlı meşe, dut, servi gibi ağaç türlerinin varlığı da geçmiş yerleşim veya mezarlık göstergesi olabilir.
Bazalt veya manyetit gibi mineralli kayalar dedektörlerde yanlış sinyal oluşturabilir; bu nedenle cihaz seçimi zemine uygun yapılmalıdır.
Sert kaya ile yumuşak toprak sınırları, doğal oyuklar veya mağara girişleri saklama açısından mantıklı görülür.
Kayalara kazınmış harf, haç, ok veya geometrik figürler sahada görülebilir, ancak bunların çoğu yanıltıcıdır.
Efsanelere dayalı işaret çözümlemeleri yerine, tarihsel kaynaklar ve arşiv belgeleri dikkate alınmalıdır.
Bitki örtüsünün seyrek olduğu ilkbahar ve sonbahar ayları, yüzeydeki seramik parçalarını ve eski yapı izlerini fark etmeyi kolaylaştırır.
Yağmur sonrası toprakta oluşan renk farkları, duvar ya da dolgu hatlarını görünür hale getirebilir.
Dedektör seçimi zemine göre yapılmalıdır; VLF, PI veya multifrekans cihazlar doğru ayarla kullanılmalıdır.
Yer radarı (GPR), manyetometre veya drone ile yapılan fotogrametri, masa başı analizlerden sonra arazi çalışmalarında destek sağlar.
Her taş yığını ya da eski yapı kalıntısı define anlamına gelmez; çoğu günlük yaşamdan arta kalan izlerdir.
Evrensel bir “define işaret dili” yoktur; bağlamdan kopuk işaretlere güvenmek zaman kaybettirir.
Türkiye’de izin almadan yapılan kazılar suçtur. Sit alanları, ören yerleri ve mezarlıklarda arama kesinlikle yasaktır.
Kazı sırasında göçük, zehirli gaz ve yer altı tesisatları ciddi riskler taşır; profesyonel güvenlik önlemleri şarttır.
Bulunan her türlü eser devletin malı sayılır; ödül sistemi ve süreçler mevzuatla belirlenmiştir.
Define araması yapılan bölgelerde kesin kurallar ve güvenlik önceliklidir. Tarihî ve coğrafi ipuçları yol gösterici olabilir, ancak yasal süreçlere uymadan yapılan her girişim hem suçtur hem de kültürel değerlere zarar verir.